Ana içeriğe atla

Şeref Stadının başına gelenleri anlamdan frekans nedir anlayamayız


Şeref Stadyumu Beşiktaş Jimnastik Kulübünün ilk sahası olarak da bilinir. Sahanın yapılması konusunda çok uğraşan Şeref Bey, ne yazık ki saha bittiğinde gerçeğe ulaşmış ve yalan dünyaya veda etmiş. Şeref stadı, Boğaz kenarında, bugünlerde kapısından içeriye adım atmanızın bile zor olduğu Çırağan Kempinski otelinin temellerinin olduğu alan aslında. 1985 yılına kadar bir şekilde saha olarak kullanılan bu mekan, ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca Sanbar grubuna tahsisi gerçekleştirilmiş. 

Peki kıymetli okuyucularım, bu Şeref Stadı ile Ultra High Frequency (UHF) bandının, karasal yayıncılık için kullanılan bölümüyle (470 - 862 MHz) ilgisi ne derseniz, hemen onu anlatmaya çalışayım. 

UHF bandı, açık adıyla Ultra High Frequency 300 MHz - 1 GHz aralığındaki frekans bandına verilen isim. Bu aralar pek sık tartışılan ise 470 - 862 MHz bandı. Bu aralık, karasal televizyon yayınlarının yapılageldiği bant. Karasal televizyon yayını ise, eskiden "kılçık anten" ile evlerimizde izlediğimiz televizyon yayınları. Hani kimi zaman "karlanan", kimi zaman "gölgelenen" yayınlar. Tepeler üzerinde kurulu bulunan verici istasyonlarındaki antenlerden yayılan ve evlerimizdeki antenlerle ulaştığımız yayın. Bugün için neredeyse unutulmuş durumda bu yayınlar. 

Analog olarak yapılagelen yayınlar, teknolojinin gelişmesiyle sayısallaştırıldı. Avrupa'nın neredeyse tüm ülkelerinde analog karasal televizyon yayınları şebekesi sayısallaştırılarak yayın için tahsis edilen frekans bandının daha verimli kullanılması sağlandı. Bu sayede TV yayınları için tahsis edilmiş bandın üst bölümleri mobil iletişim hizmetlerine terk edildi. 800 MHz üzeri ile başlayan bu terk etme süreci, 700 MHz üzeri için devam ediyor. Dönelim Şeref Stadı'na.

Şeref Stadı'nın yerine Belediye isteseydi park, sosyal tesis, spor merkezi yaptırabilirdi. Kamu kullanırdı Boğaz kenarındaki bu kıymetli arsayı. Peki ne yaptı bunun yerine? Bütçeye gelecek nakti tercih etti. Frekans bandının tahsisi de benzer bir tercihi gerektiriyor. Bandın kalanı ya sayısal karasal televizyon yayınları için korunacak ve şebekenin kurulmasıyla abone olmadan, TV izleyebileceğiz. Ya da mobil iletişim hizmetlerine tahsisi yapılacak ve bütçeye nakit girişi sağlanacak. 

Bu noktada "kamunun çıkarı" sorusunun yanıtı bende yok. Duruma iki açıdan da bakmak olanaklı. Sonuçta frekans bandının yüksek bedelle mobil iletişime tahsisiyle elde edilecek gelir de bir yerde bütçenin geliri ve teorik olarak kamunun kazancı. Ücretsiz ve kaliteli tv yayınlarına erişim ise gene kamunun (yurttaşların) kazancı. 

Umarım bu süreç, tüm boyutlarıyla tartışılır ve verilecek karar herkesin içine siner. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...