Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum. Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte. Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor. Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...
İleride bu yazıları okurken, ülkede yaşananları da düşününce, kendime çok kızacağım.
Ankara'da cenazesi kaldırılan ben de olabilirdim, biliyorum.
40 yıllık hayatımda bu kadar çaresiz hissettiğimi hatırlamıyorum.
1980'de henüz 6 yaşındaydım. Hiç unutmam, evimizin karşısındaki liseye doğru sipere yatmış askerleri görüp anne savaş çıkmış demiştim.
O günleri bir kez daha yaşamak istemiyorum.
O yüzden iktidar sahiplerine, ki hükümeti kastetmiyorum sadece tüm iktidar sahiplerine seslenerek, sağduyu çağrımı yineliyorum.
Kimsenin okumadığını, okusa da kimsenin önemsemediğini bilsem bile ileride kendimi avutabilmek adına, 10 yıl sonraki Özgür bugünküne, o zamanlar ne yapıyordun dediğinde verebilecek yanıtım olsun diye!
Lütfen sağduyu.
Bu ülkeyi seven herkese, ne olur, lütfen, başka ölümler, yitimler olmasın!
Askerle, polisle, halkı
Halkla halkı
Karşı karşıya getirmeyin!
Bu kendimi teselli girişinin ardından buyurun etkinliğin ikinci gününün değerlendirmesine:
Etkinliğin ikinci günü Digital TV Europe editörü Stuart Thompson'un açılış konuşması ile başlıyor. Uluslararası Kanal Operatörleri için yeni fırsatlar, ikinci günün ilk oturumu. Kimler yok ki oturumda: BBC Worldwide Channels'tan Ian McDonough, VMD'den Vladimir Gasic, Discovery Networks'ten Olgierd Dobrzynski, Chello'dan Dominik Tzimas, Sundance Channel / AMC Networks'ten Bruce Tuchman ve A+E Networks UK'den Bakori Davis bu ilginç konulu oturumun konuşmacıları.
Her konuşmasında bölgenin yükselen yıldızı olduğunu söyleyen ülkemiz yayıncılarının hiçbirisinin bu etkinlikte boy göstermiyor oluşunu nasıl yorumlamalı bilemiyorum. Belki de kimin yayıncı olduğunun turnusol kağıdına dönüşen bu süreçte yayıncıların tavırları, kağıttan filleri tespit için iyi oldu. İşin, yayıncılar açısından sıkıntısı, uluslararası bağlantıda oldukları gerçek yayıncılar, sözleşmelerini gözden geçirmeye başlamış.
Yerel yayıncılar için fırsatlar başlıklı oturum, günün önemli buluşmalarından. İki günlük etkinliğin, bence öne çıkan oturumlarını değerlendirdiğim tefrikanın sonuna geldik.
Son söz olarak yeniden, yine ve yeni:
SAĞ DUYU / SOL DUYU / ORTA DUYU ama ne olur DUYU!
Not: Fotoğrafı dünyanın seçimle iş başına gelen ilk sosyalist lideri Salvador Allende'nin ülkesi Şili'nin başkenti Santiage de Chile'de çekmiştim. Halkı iradesine saygı önemli elbette, Santiago'da Başkanlık Sarayı'nda göğüs göğüse dış mihrak destekli darbeye karşı direnirken can veren Allende'yi, halkın iradesine saygı konuşulurken anmamak olmaz.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.