Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Benim Paris'im / Cüneyt AYRAL

2013 yılında internetten aldığım iki kitabın isimleri pek içaçıcı değildi: Paris Bir Yalnızlıktır ve Paris Sıkıntısı. Modanın, gurme mutfakların, aşkın ve sevdanın başkentiyle pek örtüşmeyen kitap isimleri içime kurt düşürmüştü. 2014 Ağustos'unda, kendi kesin dönüşümü gerçekleştirirken, Paris'in en güzel yanı Ankara'ya dönüşüdür diyordum.  Fransızca'yı A1 seviyesinde öğrenebilmek, çocukların okula ve ortama alışmakta yaşadıkları, kentin havası ve aşırı pahalılığı gibi uzatılabilecek bir çok kişisel sorun vardı, beni böylesine yıldıran. Ancak, bugün dönüp baktığımda tüm bu sorunları yaşamamış olsam bile Paris gene de bir yalnızlık ve bunalım kenti olurdu diyorum. Hele ki yıllardır Paris'te yaşayan Cüneyt Ayral'ın kitabını okuyunca.  22 bölümden oluşuyor Ayral'ın kitabı. Oğlak yayınlarından çıkmış. Kitabın adına bakıp, Paris'e gittim/gitmeyeceğim diye düşünmeyin. Adı Benim Paris'im yerine insanoğlunun dramı, insanın kaderi de olabilirmiş. Ki

ACupOfCaffein.blogspot.com henüz ziyaret etmediyseniz büyük kayıp

2008 yılının başlarıydı. Prag gezisi öncesi, blog sayfalarında Prag yazıları arıyordum. ACupOfCaffein ile ilk karşılaşmama Prag vesile olmuştu. Köprüler kentinin en meşhur köprüsü hakkında, son derece etkileyici bir yazıya rastlamıştım. Hep yaptığım gibi, hemen blogun sahibine bir e-ileti gönderdim. Gelen yanıt, o günden beri süren bir tanışıklığın başlangıcıydı.  ACupOfCaffein 'in yazarı/sahibi Arzu Hanım'ı tanımam. Kendisini görmeyi bırakın sesini duymuşluğum bile yoktur. Hakkında bildiklerim, adı, İstanbul'da yaşadığı ve bir blogu olduğundan ibarettir. Zaten fazla bilgiye de ihtiyacım yok, yazdıklarından ve çektiği fotograflardan etkilenmek için. 2005 yılından bu yana var olan ACupOfCaffein , özellikle İstanbul, çiçek, makro ve doğa fotografları meraklıları için arayıp da bulunamayacak hazine niteliğinde. Zaman zaman bloguna gönderdiğim yorumlardan öğrendiğime göre fotograf eğitimi almamış. Bu durum, fotograf da bir sanattır ve eğitim sadece teknik öğretmesi bakımı

İnsan BU sitesi kurucusu Kaan Arslanoğlu ile e-söyleşi

Yıllar önce Kişilikler adlı romanıyla tanıdım Kaan Arslanoğlu'nu. Romanı çok sevmiştim. Sonra zaman içerisinde İnsancıl dergisindeki yazılarını, çıkan diğer romanlarını ve en çok da inceleme kitaplarını beğenerek okudum. Blog sayfasından haberdar olmam ise İthaki yayınlarından çıkan bir romanında sayfa sıralaması hatası olması nedeniyle gerçekleşti. Sağolsun, romanının imzalı bir kopyasını göndermişti. İnsan BU adlı sitesini, neredeyse kurulduğu günden beri takip ediyorum. Meraklıları için söyleyeyim, soruları göndereli bir ay kadar oluyor, yazıdaki fotograf Gaziantep'ten ve 4. sorunun güncel tartışmalarla ilgisi yok.  Lafı fazla uzatmadan buyurun söyleşiye. : 1. Bugüne dek bir çok romanınız ve inceleme kitabınız yayınlandı. Ancak ülkemizde okuma alışkanlığını ve okunan yazarları düşünerek sizi tanımayanlar için kısa bir şeyler söylemek isterseniz: Yayımlanmış 12 romanım ve 6 adet inceleme kitabım var. İnceleme derken siyaset, felsefe, psikoloji, edebiyat ağırlıklı

RTÜK üyesi Sn.Esat Çıplak DTT süreci ile ilgili açıklamalar yapmış

Arkadaşlar arasında Link Edin olarak bilinip anılan Linked In sitesinde bildiklerimi paylaşıyorum. Bu paylaşımlar tek yönlü olmuyor neyse ki. Dün Kenneth Wenzel'ın gönderdiği bir ileti ile haberdar oldum RTÜK üyelerinden Sn. Esat Çıplak'ın açıklamalarından.  Sn. Çıplak, sayısal karasal televizyon yayıncılığına geçiş sürecini eleştiriyor . Çıplak, frekansın verimli kullanılmasından yola çıkarak, analog karasal yayınların sonlandırılması ile boşa çıkacak kıymetli, kimilerine göre altın kadar değerli, bandın mobil operatörlerin kullanması amacıyla ihale edilmesini öneriyor. Buna gerekçe olarak sayısal karasal televizyon ( D igital T erretrial T elevision: DTT ) şebekesinin kurulması için gereken kaynağın büyüklüğüne dikkat çekiyor. EMO'da 2013 yılında düzenlediğimiz bir panelde ülke nüfusun %90'nına DTT ulaştırılması için gerekli şebeke yatırımının 1 milyar Avro civarında olacağı konuşulmuştu. Çıplak'a göre bu tutarda yatırım heba olacak. Çünkü artık kimse ana

Fransa ile ilgili her konuda yardımcı olabilecek bir şirket: A CONCEPT

Fransızca bilmemenin dilsizlik anlamına geldiğini Paris'te yaşamak durumunda kaldığınızda anlayacaksınız. Hizmet sektöründe en basit işlemlerin bile saatler / günler süreceğini, ev kiralamak için istenilen belgeleri, ödeme yapmak için çek kullanmanız gerektiğini, taksiye dört kişi binmek için ek para vereceğinizi yaşayarak da öğrenebilirsiniz elbette. Ancak, inanın bana, bu işlerde yardım almak için vereceğiniz her kuruşa değer/değdi.  Bu söyleşi, Paris'te Fransızca bilmeyen bir ailenin başına gelecek türlü zorlukları yaşamasını engelleyen bir dostumuzun şirketini tanıtmak amacıyla yapılmış ve yayınlanmıştır.  Cumhuriyet Gazetesi'nde zaman zaman Paris haberleri çıkan Aslı Ulusoy Pannuti sayesinde tanıdık Elvan Hanım'ı ve şirketi A Concept 'i.  Bizimle aynı dili konuşan birisinin, başımız sıkıştığında yardım edebileceğini bilmek bile öyle rahatlatmıştı ki bizi. Gittiğimizin haftasında evimizi kiraladıysak, aile büyüklerimiz geldiğinde Paris'i onlarla do

Körfezin incisi Küçükkuyu'da: Baykuş Bar

Baykuş Bar kapandı. Söyleşiyi, bu güzel mekânı hatırlattığı için blogda tutuyorum . Küçükkuyu Belediyesi'nin sloganı "Ege'nin başladığı yer". Edremit Körfezi'nin en batı ucu Küçükkuyu. Bu şirin belediyelik, Çanakkale'nin güney doğu sınırını da oluşturuyor. Mıhlı çayını Edremit yönüne doğru geçtiğinizde artık Altınoluk'a, ki kendisi Balıkesir'e bağlı, girmiş oluyorsunuz.  Baykuş Bar, 2013 yılı yazının ortasında açıldı. İnşaatını gün gün izledik. Temmuz ve ağustos, Küçükkuyu'nun en dolu olduğu aylar. Baykuş, 2013 ağustosunun ortasında açıldı. Zaman zaman oturduğumuz ve güzel müzik çalan farklı mekanın sahibi Semih Göksel ile bir söyleşi gerçekleştirdim. Semih Abi, Ankara kaçkını. Söyleşide yer alan fotografları da kendisi gönderdi. Peynir tabağı fotografı bana ait sadece. Karşınızda Baykuş Bar.  Herkese iyi pazarlar. Bir önemli not, kıymetli sosyal medya takipçilerime. Evet, ülkede bunlar yaşanırken ben bunlarla uğraşıyorum. En azından bir