Ana içeriğe atla

Digital TV CEE OTT Special Day


Etkinlik öncesi genel değerlendirme yazısını, programın gün be gün değerlendirmesini yaptığım yazılarım izlemişti. Aynı sırayı, bu kez etkinlik sonrası için yapıyorum. Son yayınladığım yazımda, etkinlik sonrası genel değerlendirmeyi yapmıştım. Sıra, gün be gün değerlendirmelerinde. Öncelik, OTT Özel Günü başlıklı, etkinlik programının dışında ayrıca kayıt yaptırmak gereken oturumlarda.
İlk gün, adından da anlaşılacağı gibi Over The Top TV konusuna odaklanılmıştı. Konuyla ilgili daha önce yazdığım bir blog yazısının başlığı IPTV eskidi, Avrupa OTT'ye yelken açtı şeklindeydi. Henüz ülkemizde Multi Screen uygulama örnekleri yok denilecek kadar azdı. Kamuoyunda ise OTT kısaltması hiç bir anlama gelmiyordu. Hoş, bugünlerde de etrafınıza OTT nedir deseniz, eğer sektörün çok yakınında değilse, doğru yanıt veremeyecektir. İlk gün yapılan sunumların dört tanesi paylaşılmış. Bu yazıda, elbette sunumlarda katılımcılara duyurulan bilgileri bire bir aktarmayacağım. Böylesi bir hareket hem organizasyon şirketine hem de sunumu yapanlara saygısızlık olur. Yapacağım sunumların önemli gördüğüm noktalarını vurgulamak.
Maciej Maciejowski, TVN'nin Yeni Medyadan Sorumlu Yürütme Kurulu üyesi. OTT: Yayıncı Perspektifi başlıklı bir sunum yaptı. TVN, Polonya pazarının oyuncuları arasında. OTT'nin en belirgin özelliği, pazara giriş için gerekli yatırım bedelinin çok düşük olması. Kimi durumlarda hiçbir yatırım bedeli olmadığı bile söylenebilir. Kutu dağıtmıyorsunuz, şebeke kurmuyorsunuz, hatta sunduğunuz hizmet içerisindeki FTA yayıncılara lisans parası bile ödemiyorsunuz. Uluslararası pazarın büyük oyuncuları, yerel pazarlara hızla giriş yapabiliyor. Başka bir çok pazarda görülen bir durum Polonya için de geçerli: pazar fazlasıyla bölümlere ayrılıyor (fragmanted). Eskiden pazara hakim büyükler (ki burada reklam piyasasından bahsediyorum) artık eskisi kadar rakipsiz değiller. Hem TV'nin internet karşısındaki rekabeti kızışıyor, hem TV'yi televizyon cihazıyla izlemek yerine alternatif ekranlar boy gösteriyor ve bu da televizyon ekranına verilen reklamları azaltıyor. OTT ile ortadan kalkan pazara giriş bariyeri sayesinde yeni platformlar oluşuyor bu da rekabet için yeni kanalları gündeme getiriyor. Neresinden tutsan elinde kalan bir hal alıyor yeni dünya, eski yayıncılar için. Bu "yeni" dünyada "eski" kalmamak adına TVN de OTT hizmeti sunmaya başlamış. Geniş bandın yaygınlaşması ve fiyatlarının düşmesi bu hizmetin gelişmesine katkı sunmuş. TVN'in OTT hizmetine PayTV operatörlerinin kutuları, VOD hizmeti sunanların platformları ve online olarak erişilebiliyor. Bu noktada PayTV operatörleriyle yapılan anlaşmalar çerçevesinde TVN bir rakip olmaktan ziyade ortak, tamamlayıcı olmayı seçmiş. OTT hizmetinin önemli ayrıntılarından birisi bu aslında. Eğer OTT hizmetini iyi modellerseniz hem siz, hem PayTV operatörleri kazanabilir.
İlk günden paylaşılan ikinci sunum Mirek Smyk tarafından yapılmıştı. Deyim yerindeyse ağzım açık izlemiştim bu sunumu. Öyle çarpıcı sayılar var ki, sanırım sizler de şaşıracaksınız. Sunum Orange'ın, hani şu Vodafone gibi uluslararası GSM operatörlerinden olan Orange, Romanya'daki DTH PayTV operasyonuna dair. Symk'ın şirketi bu operasyonun danışmanlığını yürütmüş. Bu noktada sunumun ayrıntılarına geçmeden bir farklılığı vurgulayayım. Ülkemizde pek farkına varılmamış olsa bile televizyon dünyası ile telekom dünyası birbirinden çok farklı dinamiklere sahip, apayrı iki pazardır. Elma ile armuttan daha az benzer birbirlerine. Birinde çok başarılı operasyonlar yürütmeniz, diğerinde de başarıya ulaşacağınızı garanti etmez. Eğer bir telekom operatörü olarak televizyon dünyasına girecekseniz, bu sektörü bilen bir danışmanın yardımı almanız şarttır. Yoksa ne mi olur. İsterseniz ben söylemeyeyim. Neyse, Mirek Smyk'ın danışmanlık şirketi Orange'a başarılı bir hizmet sunmuş. Romanya, ülkemizden bile fazla süre televizyon izleyen bir halka sahip. Günlük 5 saati aşkın süreyi televizyon karşısında öldüren Romenler için Orange, süper bir paket hazırlamış. Yapılan analizlerde satılan bir çok televizyonun HD özellikli olduğu görülmüş. Bugünlerde HD özelliği olmayan bir model bulabilir misiniz pek emin değilim. İstediğin yerde, istediğin cihazdan, istediğin zaman seyret şeklinde sloganlaştırabileceğimiz multi screen, başlangıçta modele dahil edilmiş. Tabii her pazarı kendi dinamikleriyle analiz etmek gerekiyor. Romanya'da PayTV'nin payı %85 düzeyindeymiş. SES Astra uydusundan, dikdörtgen şekilli bir anten ile dağıtılan uydu yayınında 40 HD kanal varmış, ki bunların 26 tanesi Romanya'da daha önce olmayan kanallar. Orange bu hizmeti farklı paketlere bölmüş. En temel paket 6'sı HD toplam 36 kanal içeriyor. Orange'ın GSM abonesi değilseniz aylık 5 € bedeli var. Orange abonelerine ise bu fiyat 3,5 €'ya kadar düşüyor. En geniş kapsamlı pakette 37'si HD toplam 95 kanal var ve bedeli aylık 12 €. Samsung televizyon satın alırsanız bir takım kampanyalardan yararlanabiliyormuşsunuz.
Best Content adlı şirketten Tomasz Sieniutycz sunumunda bir ürün, hizmet tanıtmaktan ziyade OTT'nin geleceğine dair öngörülerde bulundu. Özellikle çoğalan televizyon kanallarının, durgulaşan ekonomi ve azalan reklam bütçeleri karşısında bir televizyon köpüğü oluşturması tehlikesine vurgu yapan Sieniutycz, OTT'nin ölçülmeyen bir mecra olduğunun altını çizdi. Sonuçta televizyon dünyası, kamu yayıncılarını saymazsak, reklamlar olmadan var olamaz. Daha fazla kişiye ulaşmanın yanı sıra doğru kişiye ulaşabilmek de reklam veren için çok önemli. OTT, özellikle doğru kişiye ulaşma konusunda reklam verene çözümler sunabilir, tabii bir mecra olarak takip edilirse. Bugün değilse bile yakın bir gelecekte OTT üzerinden sunulan yayınların, reklam verenlerce ölçüleceğini göreceğiz.
İlk günden notlar aktaracağım son sunum Polonya'da hizmet veren en büyük internet televizyonu ipla'dan. PC, akıllı televizyon ve telefon, tablet ve Cyfrowy Polsat kutuları üzerinden izlenebilen ipla.tv yayınında linear tv'lerin yanısıra VoD içerikler de varmış. Spor yayınları, diziler ve filmler hizmetin öne çıkanları arasında. Farklı işletim sistemleri, farklı model televizyonlar ve farklı kullanıcı talepleri ipla'yı zorlayanlar arasındaymış. Farklı paketlere farklı fiyatlar söz konusu. Fiyatlar o kadar yüksek değil.
Bu noktada söz konusu hizmet sektörü olunca kullanıcı deneyiminin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmakta yarar var. Özellikle televizyon gibi, eskiden düğmesine basıldığında çalışan bir cihazda ekranda donmaların, mozaiklenmelerin kabul edilemez olarak görüldüğünü, meselenin yavaş açılan web sitesi gibi algılanamayacağını belirtmek gerekli. Bu yüzden sektöre yeni girmeyi planlayanların, televizyon dünyasını bilen danışmanla işe başlamaları en doğrusu. Yoksa....
 
 
 
 
 

Yorumlar

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

e-imza

Elektronik imza sempozyumu vardı geçtiğimiz hafta Ankara'da. Gazi Üniversitesi ile Telekomünikasyon Kurumu (TK) ortaklaşa düzenlemişler sempozyumu. Birbirinden ilginç deneyimler paylaşıldı iki gün boyunca. Görünen o ki e-imza ile ilgili temel sorun ne teknik, ne yasal. Sorun biraz yumurta tavuk sarmalı gibi. Yani uygulama olmadığı için e-imza almıyor kimse, e-imza yaygın olmadığı için uygulamalar yaygınlaşmıyor (özellikle bankacılık ve finans sektöründe). Bu sarmal nasıl kırılır? Bir başlangıç uygulaması bulmak gerekiyor. Sempozyumda dile getirilmeyen bir ilginç fırsat DVB-T ile birlikte satın alınması gerekecek Set Üstü Kutularla akıllı kartların okunabilecek olduğu gerçeği. Eğer doğru kutular ve konfigürasyon seçimi yapılırsa ve e-devlet uygulamalarının bir kısmı DVB-T platformuna taşınırsa beklenmedik bir hızla e-imzanın yaygınlaşması sağlanabilir. Bu konuda İtalya örneğinin iyi incelenmesi gerekiyor.

İmparator / Erol Toy

Sanayi, Sermaye ve Bir Roman: Fehmi Çok’un Hikâyesi Senelerdir okumayı ertelediğim bir romanı, İmparator 'u nihayet bitirdim. Erol Toy’un kaleme aldığı ve Fehmi Çok’un hikâyesini anlatan bu roman, evimizin kütüphanesinde hep bir köşede duruyordu aslında. Ancak taşınmalar, şehir değişiklikleri derken o kopyayı bulmak yerine, mahalle kütüphanesinden Doğu Kitabevi 'nin 3. baskısını ödünç almak daha kolay geldi. Roman, 1920 yılında, Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından hemen öncesiyle başlayıp, 1971 muhtırasına kadar geçen tam 51 yılı kapsıyor. Bu yarım asırlık dönemi, sanayici Fehmi Çok’un gözünden izliyoruz. Erol Toy, yerli sermayenin nasıl biriktiğini, konuya yabancı okurun da anlayacağı biçimde basitleştirerek aktarmış. Bu, romanı öğretici kılsa da kimi bölümlerde teknik ayrıntılar ağırlık kazanmış. Siyasetle iç içe geçmiş sanayi dünyası, roman boyunca gözler önünde. Ülkenin büyük iş insanlarının, daha fazla kâr uğruna siyaseti nasıl şekillendirdiği a...

Medya - 4: Platformlar

1991 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü'nde okumaya başladığımda cep telefonu yoktu. Evimizde bilgisayar ve internet bağlantısı da yoktu. 1993 yılında 486 DX 2 - 66 işlemcili bir toplama bilgisayar sahibi olduğumuzda, ki hâliyle "evin" bilgisayarıydı bu cihaz, internete bağlanmak için bir sene daha beklemiştik. Çevirmeli bağlantı ile bir fotografın inmesi bile epey vakit alıyordu.  1998'de TRT'de işe başladığımda yerel alan ağı ihalesi yeni yapılmıştı, geniş alan ağı bağlantısı ise henüz yoktu. Bu girişi yapmamdaki amaç, "platform" kavramının hayatımıza neden bu kadar geç girdiğine dair bir tespitimi paylaşmak... Teknoloji, hem internet bağlantı hızları anlamında, hem de sıkıştırma algortimaları anlamında hazır değildi.  Sanırım platformlardan bahsetmeye başlamadan önce Over The Top Television ya da daha yaygın bilinen adıyla OTT nedir sorusuna açıklık getirmek iyi olur. Endişelenmeyin, dünya bir gaz -...

Saatleri Ayarlama Enstitüsü / Ahmet Hamdi Tanpınar

Geç Kaldığım Bir Tanpınar Romanı Okumakta geç kaldığım romanlardan birini daha, nihayet bitirdim. Saatleri Ayarlama Enstitüsü , Ahmet Hamdi Tanpınar’dan okuduğum ilk eser oldu. Yazarın mutlaka okumam gerektiğini düşündüğüm başka eserleri de var listemde. Ben, Dergâh Yayınları 'ndan çıkan Eylül 2000 tarihli yedinci baskıyı okudum. Romanın ilk baskısı 1962’de yapılmış. Ancak eserin okuyucuyla ilk buluşması, 1954 yılında Yeni İstanbul Gazetesi 'nde tefrika olarak yayımlanmasıyla olmuş. Okuduğum baskıda, kısa bir yayınevi sunuşunun ardından dört bölümden oluşan romana yer verilmişti. Ayrıca kitabın sonunda Berna Moran ’ın (Birikim Dergisi, 1978), Mustafa Kutlu ’nun (Yönelişler, 1983) ve Beşir Ayvazoğlu ’nun (Töre, 1985) bu roman üzerine yazdığı makaleler sıralanmış. Bu yazıları okumak, eserde gözümden kaçan bazı incelikleri fark etmemi sağladı. Hayri İrdal ve Zamanın Kırılganlığı Saatleri Ayarlama Enstitüsü , farklı katmanlara sahip bir roman. İs...

HAFTANIN SORUSU: burası neresi?

Kıymetli okurlar, bu kez gene Ankara'nın pek bilinmeyen bir binasının fotografını paylaşıyorum.  Google fotograf kelimesinin "ğ" ile yazılacağını düşünse bile ben grafiden geldiğine inandığım bu kelimeyi "g" ile yazmaya devam edeceğim. Neyse, Google'a sonra kızarım :) Fotograftaki mekan ile ilgili ayrıntılı bir yazı da hazırlamak istiyorum.  Henüz inşaatı bitmeyen bu bina nedir? Yani bittiğinde ne olarak kullanılacaktır? Nerededir? Semt bilgisi yeterli. ve son olarak bu camın bir sebebi hikmeti var mıdır?  Bu 3 soruya da doğru yanıtı ilk veren okuruma Alberto Godenzi'nin Cinsel Şiddet adlı kitabını hediye edeceğim. Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmeyen ülkemizde aslında dilimize ve benliğimize (erkekler anlamında olarak çoğul kullanıyorum) işlemiş bir cinsiyetçilik var.  İster evli olun ister sevgili hayat arkadaşınıza karşı tavır ve söylemlerinizi bu kitabı okuduktan sonra bir tartın derim. "Şoke" olacaksınız ve...

Batılının Ölüm Karşısında Tavırları / Philippe Aries

Ölüm, düşündükçe içinden çıkılmaz bir hal alan kavram. Eğer din inancınız yoksa hele iyice kavranması, kabullenilmesi zor bir durum. Bu durumu, dünya üzerinde deneyimlediğimiz diğer durumlardan ayıran temel farklılık ise kendi ölümümüzü yaşadığımızda, aslında yaşamıyor oluşumuz. Başkasının ölümünü görüp, ölünün ardından yaşanılanlar ile ilgili bilgi ve deneyimimiz var sadece. Tarih boyunca da ölümün kavranışı ve kabullenişi değişiklikler göstermiş. Bugün bildiğimiz mezarlıklar mesela, tarih içerisinde bir dönem ortadan kaybolmuş. İnsanlar, mezar taşları bile olmadan gömülmüş. Günümüzde Amerika'daki cenaze törenleri ve kimi ülkelerde ölülerin yakılarak küllerinin savrulmaları, bugün de ölüm ve sonrasının algılanışında farklılıklar olduğunu gösteriyor.  İşin doğrusu Mehmet Ali Kılıçbay'ın çevirmekle kalmayıp açıklayıcı bir önsöz ve sonsöz ile zenginleştirdiği bu kitabı okuyana dek yukarıda yazdıklarımı fark etmiş değildim. Gece yayınlarından Ocak 1991'de ilk baskısını ya...

Ulus Heykelden Kaleye yürümek

Epey zaman önce bloga bir yazı yazmıştım . Heykelden kaleye yürüyüş boyunca görülmesi gereken yerlerden bahsetmiş ve ilk fırsatta bu güzergâhı fotograflayacağıma söz vermiştim. Kısmet bu sabahaymış.  Pazar sabahı saat 7.30'da Ulus Heykelde kimsecikler olmuyor. Hele bir de bayramın son günü olunca, Ulus güvercinlere kalıyor. Heykelin olduğu meydanda ne Mişmiş kalmış ne Evrensel kitabevi. Sanırım buradaki binalar yıkılacak. Dükkanlar boşaltılmış.  Dükkanların arasından yukarı doğru çıkan merdivenlerle kaleye doğru yolculuğumuza başlıyoruz.  Bu merdivenlerle ulaşacağımız yer, Seyran dolmuşlarının ilk hareket noktasından kalktıktan sonra geçtikleri cadde. Merdivenlerin sonunda, solunuzda kapalı otopark kalıyor. O tarafa doğru dönüp baktığınızda Ankara Valiliği'nin olduğu bölgeyi göreceksiniz. O bölgeyi ve Hacı Bayram Camii'sini başka bir geziye bıraktım. Yoksa yazı çok uzayacaktı. Merak etmeyin, bu kez fotograflarını çektim bile. Aslında Çankırı c...

Uyku İstasyonu / Nazlı Eray

Gerçekle düşün birbirine karıştığı; kahramanın Bursa'dan Paris'e, Sinop'tan Alanya'ya dolaştığı; geçmiş sorgulamaları, hayal kırıklıkları, hüzünler ve mutlulukların birbiriyle yarıştığı 160 sayfalık bir roman Uyku İstasyonu. Duraklarda, silik de olsa, Nazlı Eray'ın hayatına dair izler sezdim. Hangi izin hangi gerçekliğe işaret ettiğini edebiyat eleştirmenlerine bırakayım. İşin aslı, bulduğumu sandığım izlerin doğruluğundan da emin değilim. Ayrıca böylesi bir romanı okurken neden yazarın gerçek hayatıyla bağları düşünür insan sorusunu kendime not olarak ekleyeyim. Romanı tek oturuşta bitirdim. Elimden bırakmadan okumama neden olan şey sanırım büyülü atmosferdi. Bir sonraki sayfada ne olacağını tahmin bile edememenin gizeminin yanı sıra hikayenin gelişiminin neye işaret ettiğini çözmeye çalışmak da çok keyifliydi. Keyifli okumalar diliyorum. Sizler de görüşlerinizi paylaşmak isterseniz, yorum yazabilirsiniz.