Ana içeriğe atla

Traffic Message Channel TMC

Radyo ve radyo teknolojileri üvey evlat muamelesi görüyor ülkemizde. 30 yaşın altında olup da evinde radyo dinleyen yok denilecek kadar az. Araç içerisinde ve mobil cihazlardan dinlenilen bir yayın haline dönüşüyor radyo giderek. Aslında bu durum ülkemize özgü değil. Tüm dünyada videoya, görüntüye, bir açlık var. İnternet üzerinde dolaşan trafiğin de büyük bölümünü video oluşturuyor ve geleceğe yönelik öngörüler, bu eğilimin artacağına işaret ediyor. 
Bu, gene gereksiz ve gene uzun, girişten sonra gelelim başlığımıza: Trafik Mesaj Kanalı. Eğer bir sunum yapıyor olsaydım salona bu noktada sorardım: Kaçınız bu kısaltmanın anlamını biliyor diye. Sunuma gelenler içerisinde bile epey sayıda kişi bu kısaltmayı daha önce duymadığını söylerdi sanırım. İkinci sorum ise kaçınız kullanmakta olduğu yön bulma (navigasyon) cihazında TMC desteği olup olmadığından haberdar olurdu. İlk sorudan daha az sayıda elin kalkmasını beklerdim bu kez. 
Benim sorunun bu işte. Konuya giremiyorum. 
Radyo veri sisteminin bir uygulaması, bugün konu ettiğim. Radyo veri sistemi ile ilgili daha önce bir kaç yazı yazmıştım. Hatta RDS-TMC başlıklı bir yazım da var. Onları okumadıysanız diye düşünerek kısa bir hatırlatma yapayım. FM radyo yayınları üzerinde veri taşınabilecek bir kapasite bulunmaktadır. Radyo veri sistemi (Radio Data System RDS) olarak bilinen ve standartları tanımlanmış bu alan üzerinde çeşitli özellikler, katma değerli servisler, kamuya yönelik uyarı sistemleri (Emergency Warning System E W S) sunulabilir. 
ülkemizde RDS
Çoğunlukla araç radyolarının önünde küçük ekranda kayan bir yazı ile dinlemekte olduğunuz radyonun frekans bilgisi, ismi, kiminde çalan şarkının ve şarkıcının ismi geçer. İşte bu bilgiler RDS sistemi üzerinden gönderilir. İki tür bilgi göndermek mümkündür RDS'de. Birincisi sabit bilgiler, ki RDS kodlayıcısı verici sistemine yerleştirilirken bir kez programlanır ve cihaz arıza yapana kadar aynı bilgiler gönderilir. İkincisi ise değişken bilgiler (ki buna dinamik RDS de denilmektedir). Burada ise RDS üzerinden gönderilecek bilgiler yayın ile birlikte dağıtım şebekesi (büyük yayıncı gruplarda uydu, tek vericili yerel radyolarda karasal link) aracılığıyla RDS kodlayıcısına ulaştırılır. Teknik olarak, sabit RDS'den daha zordur. 
RDS sadece şarkı / şarkıcı ismi için mi kullanılır?
Elbetteki hayır. Aslına bakarsanız sürücünün dikkatini dağıtacağı gerekçesiyle kimi Avrupa ülkelerinde kayan yazılı RDS uygulamaları yasaklanmıştır. Yani, bizdeki RDS uygulamalarının büyük bölümü, aslında yasaklanması gerekebilecek şeylerdir. İşin bu kısmını düzenleyici ve denetleyici kuruluşlara bırakıp sorumuza dönelim. RDS ile Alternatif Frekans uygulaması yapmak olanaklıdır. Böylelikle radyo alıcısı, RDS üzerinden gönderilen alternatif frekans bilgileri sayesinde yol boyunca değişecek radyo vericileri ve frekanslarını dinleyiciye hissettirmeden değiştirebilir. Ankara - İstanbul, Ankara - İzmir karayolları boyunca TRT FM yayınlarının AF ON pozisyonundaki alıcılarda kesintisiz dinlenmesinin sebebi budur. Bir diğer önemli uygulama ise trafik anonsları : Traffic Announcement (TA). Burada ise özel bir yayından bahsedilmektedir. Bu özel yayın, çoğunlukla kamu yayıncısı tarafından oluşturulan ayrı bir verici ağı ile yol güzergahlarında oluşturulur. TA işaretli bir yayın farkedildiğinde dinlemekte olduğunuz radyodan TA yayını yapan radyoya geçirilirsiniz, radyonun sesi açılır ve bu anonsu duymanız sağlanır. Hatta o sırada radyo yerine teyp, CD, MP3 de dinleseniz alıcınız RDS işaretlerini algılayabiliyorsa TA yayını yapan istasyona sizi taşır. Bu hizmet henüz ülkemizde yok. Ancak, duyduğuma göre çok yakın bir tarihte başlatılacak. 
sonunda T M C
Bu uzun ve büyük olasılıkla gereksiz girişten sonra konuya, nihayet gelebildim. Yol bulma cihazları, malum G P S uyduları aracılığıyla hesapladığı konumla üzerindeki haritadan sizi dilediğiniz yere ulaştırmaya çabalar. Peki gitmekte olduğunuz yol kapalıysa? Bu durumu yolun kapalı bölümüne gelinceye kadar fark edemezsiniz. Eğer T M C destekli bir yol bulma cihazına sahip değilseniz. Ülkemizde yakın zamanda Başarsoft (Google Maps'in Türkiye haritalarını da sağlayan yerli gurur kaynağımız) tarafından uygulamaya sokulan T M C destekli navigasyon sistemleri sayesinde artık yoldaki trafik bilgilerini eş zamanlı olarak erişmeniz olanaklı. Şu an için, bendeki cihaz TGRT, FM üzerinden gönderilen anlık durum bilgileri sayesinde, yoldaki tıkanıklar önceden bilinip size alternatif yollar öneriliyor. Cihaza ait ekran görüntülerini de cihazı kullandıktan sonra bu yazıya ekleyeceğim. Merak edenler için yok, bu cihazdan satın almadım. Bir şekilde deneme amaçlı elimize gelen bir cihaz var ve bir kez daha hayır, bu yazı için gelmedi cihaz :)
TMC verileri nasıl oluşturuluyor
Bu iş için birden fazla yöntem var. Başarsoft hangisi tercih etti, işin doğrusu biliyorum ama söylemek bana düşmez. Ben yolları anlatayım. Öncelikle bu TMC verisi işinin, ayrı bir iş olarak Avrupa'da özel şirketlerce yapıldığından bahsedeyim. Verinin oluşturulması için bu veri hazırlayıcısı şirketler karayollarının kenarlarına algılayıcılar yerleştiriyorlar. Trafiği düzenleyen otoritelerden, gönüllülerden, trafikte seyreden ve takip sistemi gibi anlık konum ve durum bilgisi oluşturan araçlardan bilgiler derleniyor. Tüm bu farklı kaynaklardan derlenip toplanan veriler bir yazılım aracılığıyla değerlendiriliyor. Yolun normal şartlardaki hızı, genişliği, planlı bakım olup olmadığı gibi sabit verilerle de desteklenen yazılım sonunda verilerden bilgiye ulaşıyor. Bu bilgi operatörlerce değerlendirilip RDS kodlayıcısının algılayacağı biçime dönüştürülüyor. Ardından hangi radyo istasyonu üzerinden taşınacaksa, onun yayın merkezine gönderilyor. Yayın merkezinde her vericiye ayrı hatlarla dağıtım yapılması önemli. Çünkü diyelim İstanbul'un Taksim'ine ait bir trafik bilgisinin Bolu dağındaki FM vericisinin RDS kodlayıcına gönderilmesinin anlamı yok. Bu noktada iki şey yapılabilir. Birisi, veriyi tüm vericilere gönderip vericide RDS kodlayısının önüne konulacak bir filtre cihazı ile sadece ilgili verinin RDS kodlayıcısına akmasına izin vermek. İkincisi ise veriyi sadece ilgili verici istasyonuna göndermek. Her iki çözümün de avantajları ve dezavantajları var. 
Hülasa, eğer navigasyon cihazı alacaksanız TMC destekli bir model tercih edin. TMC yayınları için aboneli falan da istemiyorlar...
Pişman olmazsınız...
Konuyla ilgil okumaktan sıkıldıysanız ve izlemeyi tercih ederseniz Başarsoft CEO'su Alim KÜÇÜKPEHLİVAN'ın açıklamalarına buradan ulaşabilirsiniz.

Yorumlar

geçen haftanın en çok okunan 10 yazısı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

İmparator / Erol Toy

Sanayi, Sermaye ve Bir Roman: Fehmi Çok’un Hikâyesi Senelerdir okumayı ertelediğim bir romanı, İmparator 'u nihayet bitirdim. Erol Toy’un kaleme aldığı ve Fehmi Çok’un hikâyesini anlatan bu roman, evimizin kütüphanesinde hep bir köşede duruyordu aslında. Ancak taşınmalar, şehir değişiklikleri derken o kopyayı bulmak yerine, mahalle kütüphanesinden Doğu Kitabevi 'nin 3. baskısını ödünç almak daha kolay geldi. Roman, 1920 yılında, Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından hemen öncesiyle başlayıp, 1971 muhtırasına kadar geçen tam 51 yılı kapsıyor. Bu yarım asırlık dönemi, sanayici Fehmi Çok’un gözünden izliyoruz. Erol Toy, yerli sermayenin nasıl biriktiğini, konuya yabancı okurun da anlayacağı biçimde basitleştirerek aktarmış. Bu, romanı öğretici kılsa da kimi bölümlerde teknik ayrıntılar ağırlık kazanmış. Siyasetle iç içe geçmiş sanayi dünyası, roman boyunca gözler önünde. Ülkenin büyük iş insanlarının, daha fazla kâr uğruna siyaseti nasıl şekillendirdiği a...

e-imza

Elektronik imza sempozyumu vardı geçtiğimiz hafta Ankara'da. Gazi Üniversitesi ile Telekomünikasyon Kurumu (TK) ortaklaşa düzenlemişler sempozyumu. Birbirinden ilginç deneyimler paylaşıldı iki gün boyunca. Görünen o ki e-imza ile ilgili temel sorun ne teknik, ne yasal. Sorun biraz yumurta tavuk sarmalı gibi. Yani uygulama olmadığı için e-imza almıyor kimse, e-imza yaygın olmadığı için uygulamalar yaygınlaşmıyor (özellikle bankacılık ve finans sektöründe). Bu sarmal nasıl kırılır? Bir başlangıç uygulaması bulmak gerekiyor. Sempozyumda dile getirilmeyen bir ilginç fırsat DVB-T ile birlikte satın alınması gerekecek Set Üstü Kutularla akıllı kartların okunabilecek olduğu gerçeği. Eğer doğru kutular ve konfigürasyon seçimi yapılırsa ve e-devlet uygulamalarının bir kısmı DVB-T platformuna taşınırsa beklenmedik bir hızla e-imzanın yaygınlaşması sağlanabilir. Bu konuda İtalya örneğinin iyi incelenmesi gerekiyor.

Yeni blog: Oyku7.blogspot.com

Oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında kısa öyküler yayınlamaya başladım. Aslında öykü serisi demek daha doğru olur belki.  Her hafta pazar günü saat 10'da yayınlanan ilk öykü ile başlayan ve hafta boyu her gün saat 10'da yayınlanan bölümleri ile süren, 7 günlük seriler.  Serilerin özelliği, birbirine yakın yerlerde ya da konseptlerde çektiğim fotoğraflara eşlik etmeleri.  Şimdiye kadar iki seri öykü yayınladım. Toplamda 14 öykü ediyor. Yarından itibaren yeni seri başlıyor, siz kıymetli okuyucularım için bir ön bilgi olsun, bu serinin adı Kadıköy. Bugün Kadıköy'ün çeşitli yerlerinde çektiğim 7 fotoğraf eşliğinde yedi kısa öykü yer alacak, yarından itibaren 7 gün boyunca, saat 10'da oyku7.blogspot.com adresli blog sayfasında. Öykülerdeki karakterler, anlattıkları, olay örgüsü vb. tamamen kurgu. Gerçek hayattaki kişi ve olaylarla bağlantısı tesadüften ibaret.  İlginizi çekerse aynı öyküler ve fotoğraflar oyku7.blogspot adresli Instagram hesabında da yayınlanıyor...

HAFTANIN SORUSU: burası neresi?

Kıymetli okurlar, bu kez gene Ankara'nın pek bilinmeyen bir binasının fotografını paylaşıyorum.  Google fotograf kelimesinin "ğ" ile yazılacağını düşünse bile ben grafiden geldiğine inandığım bu kelimeyi "g" ile yazmaya devam edeceğim. Neyse, Google'a sonra kızarım :) Fotograftaki mekan ile ilgili ayrıntılı bir yazı da hazırlamak istiyorum.  Henüz inşaatı bitmeyen bu bina nedir? Yani bittiğinde ne olarak kullanılacaktır? Nerededir? Semt bilgisi yeterli. ve son olarak bu camın bir sebebi hikmeti var mıdır?  Bu 3 soruya da doğru yanıtı ilk veren okuruma Alberto Godenzi'nin Cinsel Şiddet adlı kitabını hediye edeceğim. Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmeyen ülkemizde aslında dilimize ve benliğimize (erkekler anlamında olarak çoğul kullanıyorum) işlemiş bir cinsiyetçilik var.  İster evli olun ister sevgili hayat arkadaşınıza karşı tavır ve söylemlerinizi bu kitabı okuduktan sonra bir tartın derim. "Şoke" olacaksınız ve...

2019 hedefleri, 2. ay değerlendirmesi

Öyle büyük hedefler koymamıştım kendime 2019 için . Zaten koysam da pek bir şey değişmediğinden belki de :)  Neyse, madem hedefleri ve ilk ay değerlendirmesini paylaştım, ikinci ayda durum ne minvalde onu da yazayım: Yeni kitap satın almama kararımı uygulamaya devam ediyorum. Bu süreçte kütüphane can simidim oldu. Şubat ayında istediğim kadar kitap okuyamadım ne yazık ki. Mart ayından umutluyum. Spor, istediğim yoğunlukta ilerliyor. Öğlen arası boşluğunda Eymir yürüyüşleri ve gün içerisinde olabildiğince hareket halinde olmak... Benim için yeterli. Bu yaştan sonra herkül gibi görünmeyi istemem zaten.  Eski yazı için girişimim henüz yok. Aslında bu konuyu başka bir şekilde çözmeyi planlıyorum. Sonbaharı beklemem gerekiyor. Bakalım, eğer tahmin ettiğim gibi ilerlerse süreçler, sizlerle de paylaşırım... Teknik etiketli yazıları, biraz daha özenli ve referanslı yazmaya gayret ediyorum. Bu yüzden eskisi kadar hızlı eklemeler olmuyor. Ancak beklediğinize değeceğini umu...

Medya - 4: Platformlar

1991 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü'nde okumaya başladığımda cep telefonu yoktu. Evimizde bilgisayar ve internet bağlantısı da yoktu. 1993 yılında 486 DX 2 - 66 işlemcili bir toplama bilgisayar sahibi olduğumuzda, ki hâliyle "evin" bilgisayarıydı bu cihaz, internete bağlanmak için bir sene daha beklemiştik. Çevirmeli bağlantı ile bir fotografın inmesi bile epey vakit alıyordu.  1998'de TRT'de işe başladığımda yerel alan ağı ihalesi yeni yapılmıştı, geniş alan ağı bağlantısı ise henüz yoktu. Bu girişi yapmamdaki amaç, "platform" kavramının hayatımıza neden bu kadar geç girdiğine dair bir tespitimi paylaşmak... Teknoloji, hem internet bağlantı hızları anlamında, hem de sıkıştırma algortimaları anlamında hazır değildi.  Sanırım platformlardan bahsetmeye başlamadan önce Over The Top Television ya da daha yaygın bilinen adıyla OTT nedir sorusuna açıklık getirmek iyi olur. Endişelenmeyin, dünya bir gaz -...

Antidepresan Tuzağı / Dr. Mutluhan İZMİR

Dr. Mutluhan İzmir ile ilk tanışmam Tıp Bu Değil kitapları ile olmuştu. Psikiyatristlerin hastalıkların çözümü olarak kimyasallara bu kadar bel bağlar hale gelmesini eleştiren bir tavrı vardı Tıp Bu Değil serilerinde. Bir kaç televizyon programına da katıldığını, web sayfasındaki bağlantılardan öğrendim. O programlarda bahsediyordu Antidepresan Tuzağı adlı kitabından. Sonra, bir vesile ile yüzyüze tanışma olanağı da buldum. Hatta geçenlerde haftanın sorusunda Antidepresan Tuzağı'nı hediye ettim. İşin doğrusu vaadettim desem daha doğru, kitabı henüz imzalatmaya fırsat bulamadım. Gene sözü fazla uzattım. Buyurun Antidepresan Tuzağı'na... Hayy Kitap'tan çıkmış bu önemli çalışma. Önce kitaptan çarpıcı bir alıntı: "İnsanlık, bu dünyadaki uzun süreli varoluşunun son 50 yılı boyunca, şimdiye dek görülmemiş ölçüde yoğun biçimde ruhsal sorunlar yaşayan ve buna yönelik tedaviler talep eden bir konuma gelmiştir. İnsanların modern yaşama geçmesiyle ortaya çıkan yeni yaşam...

RTÜK üyesi Sn.Esat Çıplak DTT süreci ile ilgili açıklamalar yapmış

Arkadaşlar arasında Link Edin olarak bilinip anılan Linked In sitesinde bildiklerimi paylaşıyorum. Bu paylaşımlar tek yönlü olmuyor neyse ki. Dün Kenneth Wenzel'ın gönderdiği bir ileti ile haberdar oldum RTÜK üyelerinden Sn. Esat Çıplak'ın açıklamalarından.  Sn. Çıplak, sayısal karasal televizyon yayıncılığına geçiş sürecini eleştiriyor . Çıplak, frekansın verimli kullanılmasından yola çıkarak, analog karasal yayınların sonlandırılması ile boşa çıkacak kıymetli, kimilerine göre altın kadar değerli, bandın mobil operatörlerin kullanması amacıyla ihale edilmesini öneriyor. Buna gerekçe olarak sayısal karasal televizyon ( D igital T erretrial T elevision: DTT ) şebekesinin kurulması için gereken kaynağın büyüklüğüne dikkat çekiyor. EMO'da 2013 yılında düzenlediğimiz bir panelde ülke nüfusun %90'nına DTT ulaştırılması için gerekli şebeke yatırımının 1 milyar Avro civarında olacağı konuşulmuştu. Çıplak'a göre bu tutarda yatırım heba olacak. Çünkü artık kimse ana...