Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum. Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte. Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor. Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...
Bu kez haftanın sorusunda kendi çektiğim bir fotografı kullanamıyorum. İşlerin yoğunluğundan yetiştiremedim, Ankara'dan ayrılmadan. Neyse ki internet var. Artık Ankara'ya döndüğümde kendi fotograflarımı çekip, bu eseri kendi gözümle sizlere aktarmaya çalışırım.
Soruyu yazının başlığında belirttim aslında. Bir kez buraya yazayım. Gene üç sorumuz var:
- Heykel şu anda Ankara'nın neresinde?
- Heykel bugün olduğu noktaya gelmeden önce hangi meydandaydı?
- Daha önce hangi meydandaydı?
Kimisi mal mülk edinir yazdıklarıyla, Dr. Dizdar insanların hayır dualarının sahibi oldu bana kalırsa. Bakmayın, kibirden gözleri bağlanmış tıp doktorlarına. Adam kalkmış koca kitap yazmış yıllarını vermiş kitap için okumalara, "safsata" deyip duruyor adının başındaki harflerin saygınlığına güvenerek birileri.
Allah kibre batırmasın.
Düşünen beyinler için ibret alınacak öyle çok şey oluyor ki etrafında. Her günümüz mucizelerle dolu aslında. Kimisi halen mucize istiyor. Buyurum o zaman okuyun YEMEZLER!i. Nasıl mucizevi işler oluyor her an içimizde, ibret almak gerek.
Doğru yanıt bir kez daha Onur KARAŞ'tan.
Onur hocam, ikide iki. Şimdi bilmeyenler torpil var zannedecek.
Bu heykel ile ilgili ben de ilginç bir iki bilgi paylaşayım. Heykel, Türkiye Cumhuriyeti'ne hediye olarak İtalya tarafından gönderiliyor gerçekten. Öncelikle Doğumevi'nin bahçesine konuluyor ardından seyahatine başlıyor. Kızılay meydanı duraklarının arasında. En uzun kaldığı yer ise artık adı bile değiştirilen Tandoğan meydanı. Oradaki halini dün gibi hatırlarım. Sonra metro/ankaray inşaatı sırasında yerinden kaldırılıyor ve Yenimahalle Belediye'sinin bir hurdalık alanında parçalara ayrılıyor. Parçalara ayıran heykeltraş ise asbest zehirlenmesinden vefat ediyor.
Bu heykeli kurtaran Cer Modern oluyor. İlk fırsata kurucusu ile uzun bir söyleşi yapmak istediğim Cer Modern, Ankara'nın aydınlık yüzünü temsil etmeye devam ediyor. Heykel, yeni CSO binası ile birlikte bir bütünlük oluşturacak. Şimdi suların da fışkırdığı, eski güzel günlerini anımsıyor ve bizleri, sizleri bekliyor....
Doğru yanıt bir kez daha Onur KARAŞ'tan.
Onur hocam, ikide iki. Şimdi bilmeyenler torpil var zannedecek.
Bu heykel ile ilgili ben de ilginç bir iki bilgi paylaşayım. Heykel, Türkiye Cumhuriyeti'ne hediye olarak İtalya tarafından gönderiliyor gerçekten. Öncelikle Doğumevi'nin bahçesine konuluyor ardından seyahatine başlıyor. Kızılay meydanı duraklarının arasında. En uzun kaldığı yer ise artık adı bile değiştirilen Tandoğan meydanı. Oradaki halini dün gibi hatırlarım. Sonra metro/ankaray inşaatı sırasında yerinden kaldırılıyor ve Yenimahalle Belediye'sinin bir hurdalık alanında parçalara ayrılıyor. Parçalara ayıran heykeltraş ise asbest zehirlenmesinden vefat ediyor.
Bu heykeli kurtaran Cer Modern oluyor. İlk fırsata kurucusu ile uzun bir söyleşi yapmak istediğim Cer Modern, Ankara'nın aydınlık yüzünü temsil etmeye devam ediyor. Heykel, yeni CSO binası ile birlikte bir bütünlük oluşturacak. Şimdi suların da fışkırdığı, eski güzel günlerini anımsıyor ve bizleri, sizleri bekliyor....
şu anda cermoder'nin bahçesinde. daha önce tandoğan meydanında şimdiki sürahinin ordaydı. bu heykel aslında ankarayı karış karış gezmiştir.İtalya'dan ilk geldiğinde kızılaya dikilmiş daha sonra gençlik parkının önüne taşınmış sonrada hacettepe parkına konulmuştur.
YanıtlaSilOnur hocam, ikide iki. Şimdi bilmeyenler torpil var zannedecek. Bu heykel ile igili ben de ilginç bir iki bilgi paylaşayım. Heykel, Türkiye Cumhuriyeti'ne hediye olarak İtalya tarafından gönderiliyor gerçekten. Öncelikle Doğumevi'nin bahçesine konuluyor ardından seyahatine başlıyor. Kızılay meydanı duraklarının arasında. En uzun kaldığı yer ise artık adı bile değiştirilen Tandoğan meydanı. Oradaki halini dün gibi hatırlarım. Sonra metro/ankaray inşaatı sırasında yerinden kaldırılıyor ve Yenimahalle Belediye'sinin bir hurdalık alanında parçalara ayrılıyor. Parçalara ayıran heykeltraş ise asbest zehirlenmesinden vefat ediyor.
YanıtlaSilBu heykeli kurtaran Cer Modern oluyor. İlk fırsata kurucusu ile uzun bir söyleşi yapmak istediğim Cer Modern, Ankara'nın aydınlık yüzünü temsil etmeye devam ediyor. Heykel, yeni CSO binası ile birlikte bir bütünlük oluşturacak. Şimdi suların da fışkırdığı, eski güzel günlerini anımsıyor ve bizleri, sizleri bekliyor....