Ana içeriğe atla

Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin / Barış Bıçakçı

Kimi bir kaç cümlelik kimi bir kaç sayfalık anılarla dolu öykücükler ve tümünü bağlayan farklı bir kurgu. Barış Bıçakçı'nın son novellasını severek okudum.  Okuma heyecanını bozmadan, konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Halis Bey, emekli elektrik mühendisi. Ayşe ise başarılı bulunan bir öykü kitabı yayınlamış bir peyzaj mimarı ve tercüme yaparak hayatını kazanıyor. Tercüme bürosunda rastlaşıyorlar ve Halis Bey Ayşe'den anılarını öyküleştirmesini istiyor, ücreti karşılığında. Novella, Halis Bey'in anıları ve Ayşe'nin hayatını anlatan bölümlerle kurulmuş. Novellada yer alan bölümlerin her biri ayrı öyküler haline getirilebilecek derinlikte.  Ayşe'nin hayatına dair bölümlerde ülkenin gündemine dair göndermeler de yer alıyor.  Daha önce okuduğum eserlerinde olduğu gibi bolca Ankara var arka planda. Hatta Garson başlıklı bölümde Ankara başrolde. İstanbullular deniz yok, fazla gri dese de Ankara, Ankara'da yaşamaya alışmışlar için kendine has özellikleri ve güzelli...

LTE Broadcast dertlere deva olabilir mi? EBU TR 027 ne diyor?

Blog yazarak hayatını kazanan insanlar yaşıyor ülkemizde. Gazeteci ve yazarların geçimini sağlamakta zorlandığı günümüzde, sadece blog yazarak bunu sağlayabilenlerin olduğunu bilmek, her defasında şaşırtmıştır beni. Bir insan bu kadar ilgi çekecek ve bu yüzden reklam alabileceği ne yazabilir diye. İtiraf ediyorum benim bloga ne olur reklam verelim diye yanıp tutuşan kimse olmadı bugüne kadar. Zaten ziyaretçi sayısı da bu gerçeği gün yüzüne seriyor. Blog yazarak/yazdığım için tanıştığım insanları kar saydım. Bu kişilere bir yenisi eklendi dün; Tufan YÜRUÇ. Tufan Bey ile bir çok ortak tanıdığımız var. Neredeyse benim yaşım kadar mesleki deneyimi olan bisi sonuçta. 

Tufan Bey ile konuştuklarımız aramızda elbette. Ancak bu sayfaları ve Elektrik Mühendisleri Odası'nın platformlarını kullanarak ülkemizin sayısal karasal televizyon yayıncılığında gideceği yola ışık tutmak elimizde. Bu anlamda, Tufan Bey'in Esat ÇIPLAK'ın açıklamaları üzerine yazdığım yazının sonuna eklediği LTE-B'ye yakından bakmak gerekiyor. 

LTE, Long Term Evolution kelimelerinin baş harflerinden oluşturulmuş bir kısaltma. Ülkemizde ve dünyada 4G olarak da anılıyor. Kablosuz, hücresel haberleşme yöntemlerinden bir tanesi. Ülkemizde de frekans tahsis ihalesi yapılması planlanırken, benim çok yerinde bulduğum, bir açıklama sonrası iptal edilen 4G, Avrupa ve dünyada yaygın olarak kullanılıyor. LTE'nin kendinden önceki GSM teknolojilerinden farklı olarak broadcast olarak anılan bir uygulaması var. Avrupa Yayın Birliği (European Broadcasting Union : EBU) 2011 yılında bir çalışma grubu oluşturarak LTE-B'nin yayıncılık için kullanım durumlarını araştırmış. Temmuz 2014'te TR 027 sayılı Teknik Raporu'nu yayınlayarak bu çalışmaların sonuçlarını üyeleri ve kamuoyu ile paylaşmış. EBU'nun TR'leri ünlüdür. Son bir kaç yıldır EBU'nın sayfasını düzenli aralıklarla ziyaret etsem bile 2014, meslekten ayrı geçirdiğim bir yıl olduğu için sanırım, tarihli bu rapora dikkat etmemiştim, düne kadar. Raporun tam adı DELIVERY OF BROADCAST CONTENT OVER LTE NETWORKS. Türkçesi LTE şebekesi üzerinden yayın içeriğinin ulaştırılması, yani bir yerde Esat ÇIPLAK'ın DTT yerine önerdiği çözüm. Raporu inceleyerek, en azından EBU'nun konu hakkındaki görüşünü öğrenebiliriz. Bir önemli noktaya da dikkat çekmeyi ihmal etmemek gerekiyor; EBU'nun üyesi ülkeler arasında ülkemizin pek sıradışı bir özelliği var. Türkiye analog karasal yayınlarını UHF bandında sürdüren ve bu bantta henüz hiçbir sayısal karasal TV yatırımına başlamamış tek ülke. Yani UHF bandında vazgeçmek zorunda kalacağı bir yatırımı halen yapmamış. 

Rapor 87 sayfadan oluşuyor. Bir blog yazısında tüm raporu tartışmak pek yersiz. Hele ki blogun okuyucularının büyük bölümünün bu yazıyla hiç ilgilenmediğini bilince :) O zaman klasik bir iş yapalım ve sonucuna atlayalım:
Given that there are normally multiple operators present in any given country, LTE eMBMS makes it possible to deliver the required TV services only once per area, thereby potentially reaching all users without the need for multiple LTE network operators (LNO) to deliver the same services at the same time. This is possible from the technical point of view because the available spectrum and/or infrastructure can be shared between LNOs as the LTE
standard provides all necessary means for implementation.
Broadcast services can be delivered either free-to-air or via conditional access. Free-to-air or equivalent as defined in the requirements is possible. Unencrypted content delivered via LTE eMBMS can be received without a SIM card whereas in case it is delivered via LTE unicast
a SIM card is required. The SIM card may be specifically configured by the provider to enable access only to the TV service and can also be provided for free. The associated regulatory, operational and business aspects need to be addressed - see section 6.
• Service discovery can be enabled without the need for an uplink capability of the terminal. Information about how to access the broadcast content is contained in the so-called User Service Description (USD) which is provided separately either by using a preconfigured device of a USB stick. In case there is an uplink available, e.g. a WLAN connection, the USD can be requested directly.
According to the technical specifications an LTE network can carry both linear and non-linear TV services concurrently by employing both broadcast and unicast modes,
respectively.
 The performance of an LTE eMBMS system was analysed based on various studies. A number of issues have a significant impact on the performance, mainly in terms of spectral efficiency:
• The terminal and its location, signal attenuation when being e.g. indoor and its antenna gain e.g. for set top box scenarios or when a directed antenna is mounted on the roof.
• The required coverage.
• Terrain, land usage, buildings.
• The network topology, including density and height of antenna sites
İslam ulemalarının genellikle yaptığı gibi, önce orijinal dilindeki bilgiyi paylaşıp, ardından yani demek istiyor ki ile devam eden bir cümle kurarsam; bu işin oluru var, yeterli/gerekli koşullar yerine getirilirse. Eminim EBU bu araştırma/çalışma grubunu oluştururken DTT'yi hiç kurmayıp sadece LTE-B ile sayısal karasal TV şebekesi işletilmesi seçeneğini düşünmemiştir. Çünkü dediğim gibi, ülkemiz dışında bir örneği yok, 2015 yılında halen DTT şebekesi için 1 TL yatırım yapılmamış olması. 

not: Yazıda kullandığım fotograf, geçenlerde de başka bir yazıda başka bir fotografını kullandığım Erguvanlı Ev'de. Küçükkuyu'nun Ayvacık yönündeki çıkışında Yeşilyurt (eski adıyla Büyük Çetmi) köyünün girişinde yer alan bu butik otelin reklamını yapmamın maddi bir karşılığı yok. Merak edenler için söyleyeyim, otelin sahipleri amcam ve yengem :) Gidecek, kalacak olursanız, işletmesini kendileri yapmasa da, selamlarımı da götürün lütfen :)

İleri okumalar yapmak isteyenler için:
http://www.tcs.com/SiteCollectionDocuments/White%20Papers/Telecom-Whitepaper-Multimedia-Broadcasting-LTE-Networks-0513-1.pdf

https://tech.ebu.ch/docs/techreports/tr027.pdf

https://www.qualcomm.com/invention/technologies/lte/broadcast

http://networks.nokia.com/news-events/press-room/press-releases/nokia-networks-first-to-trial-lte-for-national-tv-broadcasting

http://telecominfraonline.nl/wp-content/uploads/sites/48/2014/07/2Nokia.pdf

Yorumlar

  1. Aa! Geçen yıl Erguvanlı evde kalmıştık, bayıldık tabi. Ne zaman o tarafa yolumuz düşse uğrarız. Bi dahakine selam da götüreceğiz demek ki. :)

    YanıtlaSil
  2. Facebook hesabına girilen yorumları bir ara ayrı bir yazı olarak taşımam gerekiyor buraya...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.

Son ayın en çok okunan 10 yazısı

bir kez daha, nedir bu sayısal karasal televizyon?

Blog sayfamda DTT etiketiyle yayınlanmış 100'e yakın içerik bulunsa da, geçenlerde buluştuğumuz lise arkadaşlarımın sorusu üzerine, bir kez daha yazmaya karar verdim. Bilenler, okumadan geçebilir. Bilmeyenler ve sektörün uzağındaki kişiler düşünülerek hazırlanmış bir yazıdır.  Soru - yanıt şeklinde kurgulanmış yazılarımın daha çok okunduğu gözlemi üzerine, buyurun sık sorulan sorularla Sayısal Karasal Televizyon: Şimdi tam olarak neden bahsediyoruz? Çanak ile izlediğimiz televizyon mu?

Anıttepe, sokaklar, anlamlar

Ankara, ne yazık ki, içerisinden su geçen şehirlerden değil. Aslında daha doğrusunu söylersem, içerisinden geçen suların üzerini kapatıp yok eden bir kent. İncesu deresi, Kavaklı dere, Ankara çayı hep üzeri kapatılıp, halının altına süpürülen tozlar gibi gözden ırak tutulup unutulmuş kent suları. Hal böyle olunca Başkent, akar suyun kente sağlayacağı güzelliklerden yoksun. Neyse ki arayan için gizli güzellikler barındırıyor.   Anıttepe, bu gizli güzellikleri saklayan semtlerden. Anıtkabir, yılın her mevsimi caddelerden eksik olmayan turist otobüsleri, resmi bayramlarda protokol için kapatılan yollar, son dönemde sıklıkla düzenlenen mitinglere ev sahipliği yapan Tandoğan meydanı, Çankaya Belediyesi'nin  konserlerinin mekanı Anıtpark Anıttepe denildiğinde ilk aklıma gelenler. Ve tabii, geçenlerde bir yarışmada soru olarak da yöneltilen sokak isimleri: Ordular, İlk, Hedef, İleri, Ata ve Akdeniz caddesi.    Anıtkabir'in sınırını oluşturan 3 cadde bulunur: Gen...

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve ...

Emeklilik

Emeklilik başlıklı yazımı hazırlamanın kolay olacağını düşünmüştüm. Yazıp sildikçe, tahminimin doğru olmadığını gördüm. 1995'te üniversiteden mezun oldum ve çalışmaya başladım. Bu sene Mart'ın son günü emekli olana dek neredeyse kesintisiz çalıştım.  "Emeklilik" kavramı üzerine yazmak istiyorum ancak söz dönüp dolaşıp neden emekli oldum, emekli olduktan sonra büyük bir heyecanla başladığım ve kelimenin gerçek anlamıyla gecemi gündüze katıp çalıştığım yeni işimden 3 ay sonunda neden ayrıldığım gibi konulara geliyor. Aynı tuzağa bu kez düşmeyeceğim ve emeklilik kavramı üzerine kalem oynatacağım. Osmanlıca'da tekaüt ya da takaüt kelimesi kullanılırmış, ki oturmak kökeninden gelirmiş . Emekli olana ise mütekaid denilirmiş. Emek sahibi, emek vermiş anlamına gelsin diye mi emekli kullanılıyor günümüzde emin değilim. 18-20'li yaşlarda başlayan çalışma hayatı, ömrün sonuna kadar sürmüyor. Çalışma hayatı boyunca, hafta içi günlerin gündüzlerini kapsayan vakitlerimi...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

29 Ekim 2024

Cumhuriyetimizin 101. yılı kutlu olsun. 20 senedir, neredeyse kesintisiz devam eden Türkçe blog sayısı fazla değildir muhtemelen.  Videolar, internette geçirilen zamanın büyük bölümünü işgal etmezken daha çok okunurdu yazdıklarım. Son dönemde yazılarımın sıklığı azalsa bile blogu açık tutmayı sürdüreceğim. Eskiden izlediğim filmler ile ilgili bir şeyler de yazardım. MUBİ platformunda  izlediğim Faruk'u önererek bitireyim.  Nice 101 senelere...

Tehlikeli Şarkılar / Tuna Kiremitçi

Polisiye, severek okuduğum bir tür. Tuna Kiremitçi , beğenerek okuduğum bir yazar. Sevdiğim tür ve beğenerek okuduğum yazarı bir araya getiren Tehlikeli Şarkıları okuyup bitirmem, belki de bu yüzden, çok hızlı oldu.  Kitabın kapağında Bir Başkomiser Perihan Uygur Polisiyesi ifadesine yer verilmiş. Ahmet Ümit'in başkomiser Nevzat'ı, Emrah Serbes'in başkomiser Behzat'ı gibi Tuna Kiremitçi'nin başkomiser Perihan'ı varmış. Tehlikeli Şarkılar, Perihan Uygur'un, yanılmıyorsam, üçüncü macerası.  Yazarlığının yanı sıra müzisyen de olan Kiremitçi, müzik dünyasına dair ayrıntılarla süslü Tehlikeli Şarkılar'da iyi bildiği bir dünyayı anlatmanın konforu içinde. Bu ara yazarlarla yapılan söyleşi videoları izliyorum. Bu videoların birinde, yazar bildiği şeylerden yola çıkarak kurmalı romanını diyordu severek okuduğum bir isim. Bir diğer söyleşide ise, gene severek okuduğum başka bir isim, ben bilmediklerimi araştırıp kurarım romanlarımın çatısını diye açıklıyordu alem...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Borusan Contemporary

İstanbul, sürprizlerle dolu bir şehir. Önünden her geçişimizde manzarası ne kadar güzeldir diye düşündüğümüz Borusan Holding'in binasının hafta sonlarında ziyarete açık bir modern sanatlar galerisine dönüştürüldüğünü ise dün öğrendik. Perili Köşk olarak bilinen Yusuf Ziya Paşa yalısının terasına kadar çıkabiliyorsunuz, eğer öğrenci için 75 TL, yetişkin için ise 150 TL öderseniz. Bu giriş ücretlerinin Şubat 2023 için geçerli olduğu bilgisini ekleyeyim. En güncel halini elbette web sayfasından öğrenebilirsiniz.   Süreli sergilerin yanı sıra binanın farklı odalarına dağıtılmış onlarca eseri de görebiliyorsunuz Borusan Contemporary'de. Modern sanatın bana hitap etmediğini, gezdiğim her sergide, gördüğüm her işte bir kez daha anlıyorum.  Müze / galerinin kafesi de bulunuyor. Kafedeki fiyatlar yüksek. Boğaz kenarındaki bir kafe olduğunu düşününce belki normal karşılamak gerek. En azından bilet almış olanlara indirim uygulansa güzel olurdu diye düşündüm. Kafeye giriş için bile...

Almanya'da televizyon yayınlarına erişim

Televizyon yayınları kablolu ve kablosuz olmak üzere iki ortam kullanılarak evlere ulaştırılır. Her iki ortam için de farklı uygulamalar bulunmaktadır. Kablonun kullanıldığı durumlarda Kablo TV, IPTV seçenekleri mevcuttur. Kablosuz ortam için ise uydu ve karasal vericiler kullanılabilir. Her ortamın kendisine göre avantajı, dezavantajı vardır. Daha ayrıntılı analizlerde, yayıncı için ve izleyici için avantajlar ve dezavantajlar olduğu görülecektir. Hatta ülkelerin düzenleyici denetleyici kuruluşlarının desteklediği ve/veya kösteklediği televizyon dağıtım yöntemleri olduğu söylenebilir.  Bu uzun girişi yazmamın sebebi, Arthur D. Little adlı araştırma kuruluşunun yakın tarihte yayınladığı bir araştırma. Lars Riegel ve Julien Duvaud-Schelnast imzalı   Almanya'da TV Platformları 2014 ve sonrası başlıklı 10 sayfadan ibaret rapor, Almanya'da son dönemin sıcak tartışma konusu durumundaki sayısal karasal televizyonun geleceğine ilişkin önemli analizler içeriyor. Geçti...