Ana içeriğe atla

LTE Broadcast dertlere deva olabilir mi? EBU TR 027 ne diyor?

Blog yazarak hayatını kazanan insanlar yaşıyor ülkemizde. Gazeteci ve yazarların geçimini sağlamakta zorlandığı günümüzde, sadece blog yazarak bunu sağlayabilenlerin olduğunu bilmek, her defasında şaşırtmıştır beni. Bir insan bu kadar ilgi çekecek ve bu yüzden reklam alabileceği ne yazabilir diye. İtiraf ediyorum benim bloga ne olur reklam verelim diye yanıp tutuşan kimse olmadı bugüne kadar. Zaten ziyaretçi sayısı da bu gerçeği gün yüzüne seriyor. Blog yazarak/yazdığım için tanıştığım insanları kar saydım. Bu kişilere bir yenisi eklendi dün; Tufan YÜRUÇ. Tufan Bey ile bir çok ortak tanıdığımız var. Neredeyse benim yaşım kadar mesleki deneyimi olan bisi sonuçta. 

Tufan Bey ile konuştuklarımız aramızda elbette. Ancak bu sayfaları ve Elektrik Mühendisleri Odası'nın platformlarını kullanarak ülkemizin sayısal karasal televizyon yayıncılığında gideceği yola ışık tutmak elimizde. Bu anlamda, Tufan Bey'in Esat ÇIPLAK'ın açıklamaları üzerine yazdığım yazının sonuna eklediği LTE-B'ye yakından bakmak gerekiyor. 

LTE, Long Term Evolution kelimelerinin baş harflerinden oluşturulmuş bir kısaltma. Ülkemizde ve dünyada 4G olarak da anılıyor. Kablosuz, hücresel haberleşme yöntemlerinden bir tanesi. Ülkemizde de frekans tahsis ihalesi yapılması planlanırken, benim çok yerinde bulduğum, bir açıklama sonrası iptal edilen 4G, Avrupa ve dünyada yaygın olarak kullanılıyor. LTE'nin kendinden önceki GSM teknolojilerinden farklı olarak broadcast olarak anılan bir uygulaması var. Avrupa Yayın Birliği (European Broadcasting Union : EBU) 2011 yılında bir çalışma grubu oluşturarak LTE-B'nin yayıncılık için kullanım durumlarını araştırmış. Temmuz 2014'te TR 027 sayılı Teknik Raporu'nu yayınlayarak bu çalışmaların sonuçlarını üyeleri ve kamuoyu ile paylaşmış. EBU'nun TR'leri ünlüdür. Son bir kaç yıldır EBU'nın sayfasını düzenli aralıklarla ziyaret etsem bile 2014, meslekten ayrı geçirdiğim bir yıl olduğu için sanırım, tarihli bu rapora dikkat etmemiştim, düne kadar. Raporun tam adı DELIVERY OF BROADCAST CONTENT OVER LTE NETWORKS. Türkçesi LTE şebekesi üzerinden yayın içeriğinin ulaştırılması, yani bir yerde Esat ÇIPLAK'ın DTT yerine önerdiği çözüm. Raporu inceleyerek, en azından EBU'nun konu hakkındaki görüşünü öğrenebiliriz. Bir önemli noktaya da dikkat çekmeyi ihmal etmemek gerekiyor; EBU'nun üyesi ülkeler arasında ülkemizin pek sıradışı bir özelliği var. Türkiye analog karasal yayınlarını UHF bandında sürdüren ve bu bantta henüz hiçbir sayısal karasal TV yatırımına başlamamış tek ülke. Yani UHF bandında vazgeçmek zorunda kalacağı bir yatırımı halen yapmamış. 

Rapor 87 sayfadan oluşuyor. Bir blog yazısında tüm raporu tartışmak pek yersiz. Hele ki blogun okuyucularının büyük bölümünün bu yazıyla hiç ilgilenmediğini bilince :) O zaman klasik bir iş yapalım ve sonucuna atlayalım:
Given that there are normally multiple operators present in any given country, LTE eMBMS makes it possible to deliver the required TV services only once per area, thereby potentially reaching all users without the need for multiple LTE network operators (LNO) to deliver the same services at the same time. This is possible from the technical point of view because the available spectrum and/or infrastructure can be shared between LNOs as the LTE
standard provides all necessary means for implementation.
Broadcast services can be delivered either free-to-air or via conditional access. Free-to-air or equivalent as defined in the requirements is possible. Unencrypted content delivered via LTE eMBMS can be received without a SIM card whereas in case it is delivered via LTE unicast
a SIM card is required. The SIM card may be specifically configured by the provider to enable access only to the TV service and can also be provided for free. The associated regulatory, operational and business aspects need to be addressed - see section 6.
• Service discovery can be enabled without the need for an uplink capability of the terminal. Information about how to access the broadcast content is contained in the so-called User Service Description (USD) which is provided separately either by using a preconfigured device of a USB stick. In case there is an uplink available, e.g. a WLAN connection, the USD can be requested directly.
According to the technical specifications an LTE network can carry both linear and non-linear TV services concurrently by employing both broadcast and unicast modes,
respectively.
 The performance of an LTE eMBMS system was analysed based on various studies. A number of issues have a significant impact on the performance, mainly in terms of spectral efficiency:
• The terminal and its location, signal attenuation when being e.g. indoor and its antenna gain e.g. for set top box scenarios or when a directed antenna is mounted on the roof.
• The required coverage.
• Terrain, land usage, buildings.
• The network topology, including density and height of antenna sites
İslam ulemalarının genellikle yaptığı gibi, önce orijinal dilindeki bilgiyi paylaşıp, ardından yani demek istiyor ki ile devam eden bir cümle kurarsam; bu işin oluru var, yeterli/gerekli koşullar yerine getirilirse. Eminim EBU bu araştırma/çalışma grubunu oluştururken DTT'yi hiç kurmayıp sadece LTE-B ile sayısal karasal TV şebekesi işletilmesi seçeneğini düşünmemiştir. Çünkü dediğim gibi, ülkemiz dışında bir örneği yok, 2015 yılında halen DTT şebekesi için 1 TL yatırım yapılmamış olması. 

not: Yazıda kullandığım fotograf, geçenlerde de başka bir yazıda başka bir fotografını kullandığım Erguvanlı Ev'de. Küçükkuyu'nun Ayvacık yönündeki çıkışında Yeşilyurt (eski adıyla Büyük Çetmi) köyünün girişinde yer alan bu butik otelin reklamını yapmamın maddi bir karşılığı yok. Merak edenler için söyleyeyim, otelin sahipleri amcam ve yengem :) Gidecek, kalacak olursanız, işletmesini kendileri yapmasa da, selamlarımı da götürün lütfen :)

İleri okumalar yapmak isteyenler için:
http://www.tcs.com/SiteCollectionDocuments/White%20Papers/Telecom-Whitepaper-Multimedia-Broadcasting-LTE-Networks-0513-1.pdf

https://tech.ebu.ch/docs/techreports/tr027.pdf

https://www.qualcomm.com/invention/technologies/lte/broadcast

http://networks.nokia.com/news-events/press-room/press-releases/nokia-networks-first-to-trial-lte-for-national-tv-broadcasting

http://telecominfraonline.nl/wp-content/uploads/sites/48/2014/07/2Nokia.pdf

Yorumlar

  1. Aa! Geçen yıl Erguvanlı evde kalmıştık, bayıldık tabi. Ne zaman o tarafa yolumuz düşse uğrarız. Bi dahakine selam da götüreceğiz demek ki. :)

    YanıtlaSil
  2. Facebook hesabına girilen yorumları bir ara ayrı bir yazı olarak taşımam gerekiyor buraya...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.

geçen ay en çok okunan 10 yazı

Göksu Restaurant

Özellikle öğlen saatlerinde Kızılay, Sakarya civarında düzgün yemek yiyeceğiniz bir yer arıyorsanız en doğru seçim Göksu Restaurant olacaktır. Meşhur Otlangaç'ın karşısına denk düşen mekan, hızlı ve özenli servisi, lezzetli ve fahiş olmayan fiyatları ile bölge insanlarının gönlünde çoktan taht kurmuş. Öğle saatlerindeki kalabalığa karşın hızlı ve özenli servisin sırrı yeterli sayıda personel çalıştırmak olsa gerek. Yemeklerinde etsiz çeşitlerinin az oluşu dışında kusuru yok denebilir. Akşam servisini hiç denemedim, ancak akşamları Sakarya'ya gidenlere fazla hitabetmeyebilir. Afiyet olsun. GÖKSU RESTAURANT Bayındır Sokak No: 22 / A Kızılay - ANKARA tel 312 431 47 27 - 431 22 19

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe...

Yabancı dil öğrenmek üzerine: DuoLingo deneyimimim

kızımın çizgileri Ülkemizin kanayan yaralarından birisidir sanırım, yabancı dil öğrenmek. Onlarca kurs, yüzlerce kitap, saatlerce ders ve sonuç: anlayan (en azından anladığını düşünen) ve konuşamayan kişiler... Bir yerlerde bir sorun olduğu kesin, ama nerede? Farklı zamanlarda, 3 kez Fransızca kursuna gittim. İlk seferin ardından, aslında bir temel bilgim olmasına karşın, her seferinde en baştan başladım, hiç bilmiyormuşum gibi. Ne yazık ki kurslarda öğrendiklerim kalıcı olamadı. Şimdilerde, 70 gündür, her sabah DuoLingo ile çalışıyorum. Ücretsiz ve arada çıkan reklamlarla devam eden sürümünü kullanıyorum. Eminim farklı online dil kursları da vardır. Online platformda, kurslarda olmayan ne var diye düşününce bir kaç şey tespit ettim. Belki sizlerin de işine yarar diye paylaşıyorum: Yabancı dil öğrenmek, sürekli ve kesintisiz tekrar gerektiren bir süreç. Kurslar, sadece haftanın belli günleri, bir kaç saat için ve çoğunlukla, günün en yorgun olunan akşamlarında oluyor. ...

Eski Maltepe pazarı eski yerinde yakında bizlerle...

Ankaralılar bilir, kot pantolondan araba teybine, ara musluğundan kuruyemişe ne ararsan bulabildiğin hem de uygun fiyata bulabildiğin bir pazar var(dı): Maltepe camisinin üst tarafından pazartesi dışında (o gün semt pazarı kurulurdu) her gün hizmet veren seyyar paravanlarla ayrılmış küçük dükkancıkların oluşturduğu bir pazardı. Bu pazarın bulunduğu araziye bir alışveriş merkezi yapıldı. Ankara'nın en ilginç mimarisine sahip olduğunu düşündüğüm Malltepe Park, eski pazar esnafının ahını almıştı. Sopalarla dövüle dövüle pazar yerinden atılan esnafın tutan ahı, Malltepe Park'ı iflas noktasına getirdi. Market, dükkanlar derken hayalet alış veriş merkezine dönüştü Malltepe Park. Sonunda alış veriş merkezi yönetimi eski (kendi deyimleriyle tarihi) maltepe pazarını Malltepe Park'ın içine taşımaya karar vermiş.  Bugünlerde hummalı bir çalışma sürüyor Malltepe Park'ta. Dükkanlar alçıpanla küçük dükkancıklara bölünüyor. Öğrendiğime göre şimdiden 70'ten fazla pazar esnafı taş...

Yapay zeka, blog yazıları

2004 yılından bu yana devam ediyorum blog yazmaya. Kişisel hayatımda da teknoloji dünyasında da bir çok değişiklik oldu bu süreçte. Zaman zaman ara verdim yazmaya. Blog yazmaya, Türkçe içerikleri çoğaltmak amacıyla başlamıştım. Bugün geldiğimiz noktada ise özgün içerikleri çoğaltmak gibi bir hedef ile devam ediyorum yazmaya.  Bir çok işin yapay zeka araçlarına yaptırıldığı günümüz dünyasında, özgün içerik bulmak zorlaşıyor. İlk başlarda heyecan verici görünen yapay zeka tarafından oluşturulan içerikler, bir noktadan sonra birbirinin kopyası hâline dönüşüyor. Büyük olasılıkla bu sorunu aşacak araçlar da çıkacaktır.  Farklı konularda, yapay tatlardan ari içeriklere ulaşmak isterseniz tek yapmanız gereken SadeceOzgur sayfasına ulaşmak. Bu yazıyla birlikte, bundan sonra yapay zeka destekli hiçbir içeriğin blog sayfamda yer almayacağını duyuruyorum. 

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara ...

Bozkırdaki Gölgeler (Don Segundo Sombra) / Ricardo Güiraldes

Ricardo Güiraldes, Arjantin edebiyatının önemli isimlerinden birisiymiş. Don Segundo Sombra'yı, Can Yayınları'nın 1983 Ocak tarihli, Siren Tayla ve Vedat Tayyar Erdamar'ın çevirisiyle Bozkırdaki Gölgeler adıyla yayınladığı baskısından okudum. 235 sayfalık romanın sonunda Harriet de Onis'in makalesine yer verilmiş. Genel olarak Arjantin edebiyatı, özel olarak ise Güiraldes ve Son Segundo Sombra'ya dair ilginç bilgiler var makalede.  Romanın konusu Arjantin kırsalında bir gencin yetişkin olma yolundaki serüveni diye özetlenebilir. Kendisine rol model olarak Don Segundo Sombra adlı bir sığır çobanını seçtikten sonra yaşadıkları, düşündükleri ve dönüştüğü karakterini akıcı bir dille kaleme almış Güiraldes. 

Uykusuzluğun nedeni sıcaklar mı?

Başlıktaki soru dışında ne yazabilirim bilmiyorum. 02.20'de uyanık olduğum gece sayısı fazla değil. Kafam yastığa bir karış kaldığında uykuya dalmamla öğünürüm oysa.  Peki bu uykusuzluğun nedeni ne? Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık mı? İzlemeyi çoktan bıraktığım ama Google'ın "harika" algoritması nedeniyle maruz kalmaktan kurtulamadığım haberler mi? Yoksa, Yoks, Yok, Yo, Y.

Boğaz'da erguvanlar

İstanbul’un baharı, erguvanların açmasıyla başlar. Boğaz’ın yamaçlarında, morun en güzel tonlarıyla süzülen bu ağaçlar, kente özgün bir hava katar. Erguvanlar, sadece doğanın değil, şehrin ruhunun da bir parçasıdır. Peki nedir bu erguvan? Erguvan ( Cercis siliquastrum ), Akdeniz iklimine özgü, ilkbaharda mor-pembe çiçekler açan bir ağaçtır. Anadolu'da yüzyıllardır bilinen bu ağaç, hem mitolojik hem de kültürel anlamda derin semboller taşır. İstanbul Boğazı çevresinde doğal olarak yetişen ender türlerden biridir. Erguvanın İstanbul’daki Yeri Erguvan, Bizans’tan Osmanlı’ya kadar pek çok dönemde İstanbul’da zarafetin ve geçiciliğin simgesi olmuştur. Rivayetlere göre Bizanslılar erguvanı imparatorlukla özdeşleştirirken, Osmanlı’da "erguvan cemiyetleri" adı verilen bahar eğlenceleri düzenlenirmiş. Osmanlı döneminde saray mensupları, Boğaz kıyılarındaki yalılarından erguvanların açmasını izler, bu manzarayı şiirlerle ölümsüzleştirirdi. Erguvan Nerelerde Görülür? ...

23 Nisan depreminin ardından

1999 yılında yaşanılan büyük depremin üzerinden 26 sene geçmiş. O günden bu güne her sarsıntının ardından konuşanlar ve konuşulanlar neredeyse hiç değişmiyor. İstanbul'un depreme hazır olmadığı, kentsel dönüşümün olması gerektiği kadar hızlı ilerlemediği, toplanma alanlarının yetersizliği gibi bir çok eksiklikten bahsediliyor.  1999 Marmara depreminin üzerinden 26 yıl geçti. Aradan geçen yıllarda şehirler büyüdü, nüfus arttı, teknoloji ilerledi. Ancak her sarsıntının ardından dile getirilen endişeler neredeyse hiç değişmiyor. İstanbul’un olası büyük depreme hazırlıklı olup olmadığı, kentsel dönüşümün yeterince hızlı ilerleyip ilerlemediği ve toplanma alanlarının durumu hâlâ konuşulmaya devam ediyor. Dünkü Deprem ve Kitapçıda Yaşananlar Dünkü depremi kızımla birlikte bir AVM’deki kitapçıda yaşadık. Kahvelerimizi içiyor, etrafımızda 23 Nisan sevincini yaşayan çocukları izliyorduk. Ancak bir anda her şey değişti. Sarsıntı başladığında insanlar hızla dışarı çıkmaya çalıştı. Çocukl...